Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Tüm kadınlarımızın gününü kutlarken geriye dönüp bakıyorum, bugün nasıl ve ne zaman kutlanmaya başlamış? Merakımı çeken bu soruları araştırdım, dünya ülkelerini görünce biraz üzüldüm ama ülkemdeki gelişimi görünce gururlandım. Bu bilgileri  paylaşmak istedim. 
     İlki; 8 Mart 1887 yılında Newyork'ta tekstil alanında çalışan yüzlerce kadın işçinin düşük ücret, uzun çalışma saati ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla  grevler yapılmasıyla başlar ancak polis tarafından dağıtılırlar. Bu olaylardan 52 yıl sonra 1908 de yine Newyork'ta bu sefer on beş kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürür, doğum izni isterler. Sloganları "Ekmek ve Gül "dür. Ekmek yaşam güvencesi, karın tokluğu; gül ise kalpteki yaşamı simgeler.
Bu mücadelelerden sonra 1909'da ilk kadınlar günü 28 Şubat'ta kutlanır. Aynı yıl içerisinde Avrupalı kadınlar da şubat ayının son pazar gününü kadınlar günü olarak kutlarlar. 1910'da sosyalist Clara Zetkin isimli bir kadın işçi, "Kadın Sosyalist Enternasyonali'nde " bir kadınlar günü olmasını önerir ve gün kabul edilir. 1911'de ilk kez 19 Mart'ta; Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de  kutlanır, yüzbinlerce kadın-erkek değişik aktiviteyle oy verme, seçme-seçilme ve mesleki eğitim görme hakkını isterler.
1917'de Rus kadınlar  "Ekmek ve Barış"  için grev yapar, yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ederler. Bu olay 8 Mart'ta olduğu için bütün Avrupa ülkeleri tarafından tarih kabul görmüştür.
     Ülkemize gelince;  ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar günü" olarak kutlanmaya başlanan 8 Mart,1975 yılından itibaren daha yaygın bir hal alır.
Birleşmiş Milletler Kadınlar 10 yılı programından Türkiye'de etkilenmiş ve 1975 yılında "1975 Kadın Yılı Kongresi" Türkiye'de yapılmıştır.  1977'de ise  Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda  8 Mart, Kadın Hakları ve Dünya Barış Günü olarak kabul edilmiştir. 
     Ülkemizde 8 Mart, 1984'ten itibaren çeşitli kadın dernekleri tarafından kutlanmaya başlanır ve Kadınlar Günü 90'lı yıllardan sonra  kadın kuruluşlarının sayı ve çeşitlliliklerinin artmasıyla daha geniş kitlelere ulaşır.
Dikkatimi çeken; Amerika ve Avrupa ülkelerine baktığımızda oralarda yaşayan kadınların zulüm, işkence, çeşitli zorluk ve mücadelelerle kazandıkları haklar bize  CUMHURİYETİMİZİN  İLANIYLA ULU ÖNDER ATATÜRK'ÜN  YAPTIĞI DEVRİMLERLE KANUN OLARAK ARMAĞAN edilmesidir.
     Şu anda ülkemizde eğitim, sanat, kültür, yönetim, sağlık, güvenlik ve bilim gibi  hemen her dalda erkeklerle başa baş görev yapan kadınlarımız azımsanmayacak sayıdadır ve gönlümüz  benzeri çoğunluğu Meclis'te de görmek ister. 
     Bu Kadınlar Günü'nde kadın sorunlarından en önemlisi ve ilk akla gelen kadına uygulanan şiddettir. Bunun telafisinin de iki yolla mümkün olacağı kanaatindeyim: Birincisi EĞİTİM: Öncelikle kız çocuklarının mutlaka okutulması, okutulmayanların ise bir meslek veya sanat öğrenmesi sağlanmalıdır. O kız çocuğu altın bileziğini koluna taktığı takdirde ayaklarının üzerinde, başı dik,   kendine güvenerek özgürce haklarını savunacaktır. Şiddet genelde erkekten geldiğine göre; erkek çocuğuna küçük yaştan evde annesini sayma sevme, kız kardeşini koruyup kollama öğretilirse o çocuk  mutlu atmosferde büyüyüp, bir yetişkin olduğunda da, evinde eşini sayıp, koruyup sevecek, dışarıda kadın arkadaşına veya herhangi bir kadına aynı saygıyı gösterip kollayacaktır. 
İkinci görev ise sivil toplum örgütlerine düşmektedir; çevremizde mağdur olan kişileri aydınlatıp onları eğiterek ilgili mercilere yönlendirip var olan sorunları aza indirmeyi, zamanla yok etmeyi başarabiliriz inancındayım.
Bu bağlamda  bu vatan için cansiperane savaşmış ecdadımız kadınlarının  temsilcilerinden Nene Hatunların, Kara Fatmaların, şahsında tüm şehit ve gazi kadınlarımızın manevi huzurunda saygıyla eğiliyor,  onları rahmetle anıyor, kadına-kız çocuğuna taciz, şiddet ve cinayetlerin olmayacağı günlerin umuduyla tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum. 
     Saygılarımla...